Kanadalı sanatçı 3D tarayıcı ve 3D yazıcı kullanarak 18. Yüzyıl Amerikan Yerlilerinin el aletlerini yeniden yaratıyor
3D baskıyı kullanmanın faydalarının modern ürünlerin gelişiminde yardımcı olmasının belirgin olduğu söylense de, en az konuşulan şeylerden biri - yine de belki daha heyecan verici olan- teknoloji kullanımı yüzyıllar bin yıllar önce yapılmış ürünleri neredeyse aynı şeklinde yeniden üretebilmektedir.
Daha öncesinde, bu çeşitli tarihi insan eserlerini 3D tarama yöntemini ve 3D baskı kullanılarak bunları arşivlemenin müzeler ve diğer tarihi arşiv kurumları tarafından kullanıldığını gördük. Şimdi de, Kanada’dan bir sanatçı benzer bir yöntemi, ataları tarafından öncesinde yapılmış olan tabaklama araçları koleksiyonunu yeniden üretmek için kullanmaktadır.
Sanatçı, Tania Larsson şu anda Santa Fe’de Amerikan Yerli Sanat Enstitüsü’nde öğrencidir ve yenice 3D teknolojileri ile müze koleksiyonundaki nesneleri nasıl yeniden üretebileceğini öğrendiği Smithsonian Milli Amerikan Yerli Müzesi’nde stajını tamamlamıştır.
Doğru dijital 3D modelleri yaratmak için kullanılan lazer tarama ve fotogrametri tekniklerini kullanmayı içeren işlem; balık zıpkınlarından tabaklama aletlerine kadar her şeyi yeniden üretmek için kullanılmıştır. 3D modeller yazılıp optimize edildikten sonra, kumtaşından 3D yazdırılmışlardır ve (kemik ve boynuzların da dahil olduğu) orijinal tasarımlarda kullanılan geleneksel materyalleri kullanarak benzer aletler üretmede referans olarak kullanılmıştır.
Fransa’da büyüyen fakat sonrasında memleketi Kanada’ya kültürüyle yeniden buluşmak için dönen Larsson için; aletleri yeniden üretme hareketi, modern teknolojiyi iyi yönde kullanma dışında, ataları için önceden mümkün olmayan şeylerle bağlantı kurabilmeyi de sağlamaktaydı. 25 yaşındaki bu adamın evi, yerli Gwich atalarının Kuzey Amerika en kuzey bölgeleri Athabaskan grubunun yıllarca yaşadığı yerler olan Kanada’nın Kuzeybatı Bölgeleri’ndeki Yellowknife’tadır.
‘Annemin tabaklama aletleri yoktu, böylelikle benim de yok.’ demiştir Larsson. ‘O yüzden düşündüm ki, bulabildiğim en eski aletleri bulabilir ve onları yeniden üretebilirim. [Smithsonian]’in koleksiyonunda bazı aletler olduğunu biliyordum ve onları gerçekten görmek istedim, belki de özgünlükleri nedeniyle ve müzedeki bu aletler sayesinde atalarımla bir bağ oluşturabilmek için.’ Metallerle çalışarak geçen bir geçmişe sahip olan Larsson üretim sürecine hiç yabancı değildi ve son üretimdeki aletleri kendisi yapabilirdi. ‘
Yerli Amerikalı’lar ve İlk Milletler için en büyük şey hep karşılaştığımız teknolojilere adapte olmamızdır, böylelikle de 3D tarama ve 3D baskıyı kullanmamız tamamen normal bir adımdı, çünkü bu karşımıza çıkan yeni bir araç’ demiştir. ‘Bu esasen aletlerden referans almamızı, onları 3D yazdıracağımız ve eski araçlarımızı yeni teknolojiler sayesinde yeniden üretebilmemizi sağlayacak harika bir yol… Bu çok heyecan verici çünkü burada bahsi geçen yüzyıllar öncesinin teknikleri ve gelenekleri ve bunların yeni teknoloji ile kaynaşmasıdır. Böylelikle onları yaratmaya devam edebilir kültürümüzü ve geleneklerimizi devam ettirebiliriz.’
Müze ziyaretçileri için orijinal eserleri camdan bir kabın arkasından izlerken aynı zamanda tutabilmelerini sağlayan 3D baskı replikaları görmemiz gibi, Larsson tarafından yeniden üretilmiş araçlar da müze ziyaretçilerinin kendilerinin de deneyebilmeleri için çocuk dostu 3D yazılmış modeller şeklinde üretilmiştir. Fakat, bu araçları kullanabilmenin yanı sıra, belki de asıl değer basitçe onları 3D yazdırabilmek değil onları muhafaza edebilmektir. ‘Eğer gerçek nesnenin başına bir şey gelirse, her zaman dijital bilgisine sahip olacağız’ diye ekliyor Larsson.